Ana içeriğe atla

BAHAİLİK(BAHAİ DİNİ)

   (Farsça: بهائیت Bahá'iyyat, Arapça: بهائية Bahá'iyya) insanlığın ruhsal birliğine odaklanan tek tanrılı bir din.  Bahai öğretisi üç ana temel üzerine odaklanır: yaradılışın kaynağı olan Tanrı'nın birliği, tüm önemli dinlerin aynı ruhani kaynaktan ve Tanrı'dan gelmesiyle dinin birliği ve tüm insanlığın eşit yaratılması, çeşitlilik içinde birlik ilkesi doğrultusunda ırk ve kültür farklılıklarının takdir ve kabul görmesi öğretisiyle insanlığın birliği Bahai öğretisine göre insanlığın görevi dua, içe bakış ve insanlığa hizmetle Tanrı'yı öğrenmek ve sevmektir.
Bahailik 19. yüzyılda Bahaullah tarafından İran'da kurulmuştur. Bahaullah öğretileri nedeniyle İran'dan Osmanlı İmparatorluğu'na sürülmüş ve burada ölmüştür. Ölümünün ardından liderliği oğlu Abdülbaha devralmış ve dini İran ve Osmanlı topraklarını aşıp Avrupa ve Amerika'da yayılmaya başlarken zulme maruz kalan İran'daki mevcudiyetini ise sağlamlaştırmıştır.[3] Abülbaha'nın ölümünden sonra ise Bahai topluluğu yeni bir döneme girmiş ve yönetim bir kişinin elinden seçilmiş ve atanmış kişilere geçmiştir. Bugün dünyada 200'den fazla ülkede 5 milyonun üzerinde Bahai olduğu tahmin edilmektedir.
Bahailik'te tanrının birçok elçi görevlendirdiği ve bu elçiler vasıtasıyla o zamanın ve toplumun gereksinimlerine göre dinler kurulduğuna inanılır. Bu elçiler arasında Musa, İsa ve Muhammed gibi İbrahimi figürlerin yanında Hint dinlerindeki Krişna ve Buda gibi figürler de vardır. Bu inanca göre bu peygamberlerin sonuncusu Bab ya da Bahaullah'tır. Bahailik inancına göre her peygamber kendinden sonra gelecek peygamberlere dair kehanette bulunmuştur ve Bahaullah'ın hayatı ve öğretileri önceki kitapların dünyanın sonu öğretilerine uygundur. İnsanlık kolektif bir evrim sürecindedir ve günümüzün gereksinimleri barış, adalet ve küresel düzeyde birlikti

NEDİR?

1800'lerde İran'da Babî inancının uzantısı olarak doğan bir dindir. Bahâîliğin ortaya çıkışında İran toplumunun içinde bulunduğu sosyal ve kültürel şartların önemli bir yeri vardır. 19. yüzyılın başlarında İran’da kurtarıcının beklendiği bir dönemdir. İran’da idarenin son derece baskıcı bir yönetim anlayışı içinde olması ve kitlelerin ekonomik olarak giderek ezilmesi gibi hususlar, insanların kendilerini adalete kavuşturacak bir kurtarıcı beklemesine neden olmuştur.[7] İran hükümeti ülkedeki iç ve dış karışıklıklara bir çözüm getirememiştir. Halk ülkedeki huzursuzluktan oldukça rahatsız olmuştur. Hükümetin ülkede tam olarak otorite kuramaması ulemanın halk üzerindeki etkisinin artmasına sebep olmuştur. Bu sebepler doğrultusunda Bahâîlik kendisine taraftar bulmakta zorlanmamıştır. Irkçılık, sınıfçılık ve dinî grup taassuplarının hakim olduğu bir dönemde renkleri, ırkları ve dinleri ne olursa olsun bütün insanların bir olduğu iddiasıyla ortaya çıkan Bahâîliğin dikkatleri üzerine toplaması normal sayılabilir .[8] Bahâî Tarihi, 1844'te Bab'ın (Seyyid Ali Muhammed) yeni bir çağın gelmekte olduğunu ve yeni bir peygamberin geleceğini ilan etmesiyle başlar. Bahâîliğin kurucusu, lakabı Bahaullah olan Mirza Hüseyin Ali'dir. 21 Nisan 1863'te Bağdat'ta sürgünde iken peygamberliğini ilan etmiştir.

 TARİHÇESİ
Seyyid Ali Muhammed (Bab) (Bab, Arapça'da kapı demektir), kendisinin tüm Müslüman âleminin beklediği kişi olan "Kaim", "Mehdi" olduğunu 23 Mayıs 1844'te Şiraz'da ilan etti. Binlerce kişi Bab'a inanarak "Babi" oldu. Bu gelişmeler ve onun eski dinî yapıya göre çok yenilikçi ve radikal fikirleri ortaya koyması İran'da işkencelere ve baskılara yol açtı. Bab, 1850'de Tebriz şehrinde kurşuna dizildi. Birçok Babi ise yine İran'da değişik feci işkence yöntemleri ile öldürüldü. Bab'ın ölümünden sonra Babi'lere Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) liderlik etti. Bahaullah ve beraberindekiler İran Kaçar yönetiminin baskısıyla, Osmanlı Devleti ile yapılan görüşmeler sonunda Bağdat'a sürgün edildi. Bahaullah 1863'te burada, Bab'ın gelişini müjdelediği kişinin kendisi olduğunu ve insanlık tarihinde bütün önceki dinlerin gelmesini vaat ettiği "Dünya'nın bir vatan gibi olacağı, insanların artık savaş yapmayı öğrenmeyecekleri" Mehdi çağının gelmiş olduğunu ilan ederek Bahâî Dini'nin yeni ilkelerini açıkladı. Öte yandan, Bahaullah'a inanmayıp, ona karşı da çıkan, Bahaullah'ın üvey kardeşi Mirza Yahya, “Subh-i Ezel” adlı ayrı bir inanca öncülük etmiş ve daha sonrasında Kıbrıs'a sürgün edildikten sonra, günümüzde Kıbrısta yaşayan Ezelilerinde temelini atmıştır. Kardeşi Kıbrıs'ta sürgündeyken, Bahaullah'ta hayatının 40 yılı Osmanlı Devleti'nin topraklarında geçirmiştir. Osmanlı Devleti'nin Bahaullah ve Bahâîlere sürgün dışında bir baskısı olmamıştır, İran'daki gibi hayatlarına yönelik şiddet görmemişlerdir.12 Aralık 1863'te vardığı Edirne'de bu tarihten itibaren 5 yıla yakın yaşadı.
Bahâî Dünya Merkezi İsrail'in Hayfa şehrindedir. 1868'ten itibaren Bahaullah ve ailesinin ve beraberindeki inananlarının o tarihte Osmanlı toprağı olan Akka Kalesine (bugün İsrail'de Akdeniz kıyısında) sürgün edilmesi ve orada vefatına kadar yaşamaya devam etmesi sonrasında Akka'nın hemen yanındaki Hayfa şehri, Bahâî Dünya Merkezi'nin yeri oldu. Bahâîlik Birleşmiş Milletler'de temsil edilmekte ve Dünya'daki gayrisiyasi alanlarda sosyoekonomik projelere katkıda bulunmak için çalışmaktadır.

Öğretileri

Bahâîlikteki bâzı öğretiler
  • Allah birdir.
  • Tüm ilahi dinlerin temeli birdir.
  • İnsanlık âlemi birdir.
  • Din bilim ve akıl ile uyum içinde olmalıdır.
  • Irksal, dinsel, etnik taassuplar terk edilmelidir.
  • Kadın ve erkek eşittir.
  • Genel barış için çalışılmalıdır.
  • Eğitim zorunludur ve evrensel eğitim hedeflenmelidir.
  • Serbest düşünce ile gerçek araştırılmalıdır.
  • Aşırı zenginlik ve yoksulluk kaldırılmalıdır.

 YENİ DELHİ'DE(HİNDİSTAN) MERKEZLERİ..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN EN ZEKİ İNSANI (William James Sidis)

William James Sidis (sidis: 1 Nisan 1898 - 17 Temmuz 1944), istisnai matematiksel yetenekleri ve birçok dilin hak iddia ettiği iddia edilen Amerikalı bir çocuktu. Kızkardeşi ölümünden sonra IQ'nun "şimdiye kadar elde edilmiş en yüksek" olduğu iddiasını doğrulamayacak bir iddia haline getirdi ancak Sidis'in gerçekten aldığı herhangi bir IQ testinin kayıtları tarih boyunca kayboldu. Harvard'a 6 yaşında girdi ve yetişkin olarak 40'ı aşkın dilde ve lehçe konuşmakta olduğu iddia edildi. Bununla birlikte, daha sonra bazı iddiaların abartılı olduğunu ve bir araştırmacının "çeşitli konularda birincil kaynakların doğruluğunu yaklaşık yirmi sekiz yıl araştırdığım ve daha önce hiç bu kadar doyurulmuş bir konuyu bulamadım" diye itiraf edildi. Efsaneler, yarı-gerçekler, abartılar ve diğer yanlış bilgi biçimleri William Sidis'in arkasındaki tarihte olduğu gibi Sidis ilk önce onun habercisi için meşhur oldu ve daha sonra tuhaflık ve kamusal yaşamdan çekilmek

"Raf makinesi" nedir?

"Rife machine",  Dr. Royal Raymond Rife tarafından keşfedilmiş bir araştırma aracıdır. Rife makinesi, bireyin sağlığını iyileştirmek amacıyla kişiye bazı şekillerde uygulanan ses ve / veya radyo dalgaları yayan elektronik bir cihazdır. Bu dalgaların yayıldığı hız 'frekans' olarak adlandırılır ve 'hertz' cinsinden veya saniye başına döngüler ölçülür. Deneyciler tarafından (hem pratisyen hem de özel kullanıcılar tarafından) kimyasal değişiklik yapmak için cesedi etkilemek için kullanılırlar. Deney terimini kasıtlı olarak kullanıyoruz, tam olarak bunun nedeni budur. Raymond Royal Rife Royal Rife, 20. yüzyılın en büyük bilimsel zihniyetlerinden biri olarak düşünülür. O, kanser ve diğer birçok hastalık için bir şifa bulan adam olarak sadece "titreşim enerjisini kullanarak" çalışmış olan "Çalışan Kanser Tedavisi" kitabında yer alıyor. Bir "Rife makinesi", sempatik titreşim ve rezonans ilkesinde çalışır; bu iki benzer nesne v